ABAD Kararı Üzerine AB Dijital Tek Pazar Yönergesi Bakımından Servis Sağlayıcıların Değişen Yükümlülükleri

ABAD Kararı Üzerine AB Dijital Tek Pazar Yönergesi Bakımından Servis Sağlayıcıların Değişen Yükümlülükleri

24 Mayıs 2019 tarihinde Polonya’nın Avrupa Birliği Komisyonu’na karşı Avrupa Birliği Adalet Divanı’nda (“ABAD”) açtığı iptal davası ABAD tarafından 26 Nisan 2022 tarihinde karara bağlandı. Dijital Tek Pazar Yönergesi’nin (“DSM”) online içerik paylaşma servisi sağlayıcılarına (online content-sharing service provider) (“Servis Sağlayıcı”) yüklenen içerikleri filtreleme yükümlülüğü yükleyen 17. maddesi iptal edilmedi ancak bu maddenin Avrupa Birliği Üye Devletleri tarafından uygulanması hususunda belli değişiklikler getirildi. Bu karar çıkmadan önce yönergeyi kendi hukukuna geçiren üye devletlerin büyük çoğunluğunun bu standartları sağlamamaktadır. Bu durumda bunların değişmesi ve yükümlülüklerin ABAD kararı doğrultusunda yeniden düzenlenmesi gerekmektedir.

Polonya hükümeti DSM’nin 17. maddesinin zorunlu filtreleme yükümlülüğü ile ifade özgürlüğünü ihlal ettiğini öne sürerek bu maddenin yönergeden çıkartılmasını talep etmişti. Buna cevap olarak beyan veren Fransa, İspanya ve Portekiz ise ifade özgürlüğüne getirilen kısıtlamanın geçici olduğunu ve telif haklarının korunması amacıyla yapıldığından dolayı meşru olduğunu öne sürmüştü. Bu konuda ABAD DSM’in 17. maddesinin ifade özgürlüğünü koruyacak şekilde düzenlendiğini belirterek bu konuda Servis Sağlayıcı’ların iki tane yükümlülüğü olduğunu belirtti; hukuka aykırı içeriklerin yüklenmesini elinden geldiği en iyi şekilde engelleme ve hukuka uygun içeriğin yüklenmesini sağlama. Burada hukuka aykırı içeriklerin tespit edilip, yüklenmesine izin vermeme bir en iyi efor (best effort) kıstasına tabi iken, hukuka uygun içeriklerin yüklenmesine izin verme ise yükümlülük olarak tanımlanmıştır (para 78-79).

ABAD kararında hukuka aykırı içeriklerin filtrelenmesini ise bariz ihlal içeren ve daha önce mahkeme kararı ile ihlal olduğu ortaya konulmuş içeriklere sınırladı. Ayrıca bir içeriğin telif ihlali yaptığının ancak bağımsız araştırma sonucu ortaya çıkabileceği durumlarda, bu bağımsız araştırma bitene kadar içeriğin kaldırılmaması gerektiğini yineledi (para 90). Yani sadece bir ihlal olduğu bildirimi verilmesi durumunda, Servis Sağlayıcı’ya verilen bilgilerin bir mahkeme kararı veya bariz ihlal olduğunu ortaya koyan belgeleri barındırmaması durumunda Servis Sağlayıcı bağımsız bir araştırma başlatacak ve bu araştırma süresince içeriğin yayından kalkmamasından emin olması gerekmektedir. Bu bağımsız araştırmanın nasıl olacağı da Servis Sağlayıcılara bırakılmaması gerekmektedir. Endüstri standartı olması açısından bu sürecin yasa koyucu tarafından belirlenmesi daha sağlıklı olacaktır.

Sonuç olarak, DSM’deki maddeyi direk milli hukuklarına geçiren üye devletler ABAD’ın bu kararı doğrultusunda doğru bir hukuki düzenleme yapmamış sayılmaktadır. Ancak Almanya’nın yaptığı düzenlemeler bir nebze bu karara uygun olmaktadır. Diğer üye devletlerin de ex ante filtreleme yükümlülüklerini hafifleten düzenlemeleri hukuklarına geçirmeleri gerekmektedir. Servis Sağlayıcılar ise eğer lisans almadılarsa ancak mahkeme kararı ile kesinleşmiş ihlalleri ve bir telif ihlali olduğunun bariz olduğu durumlarda otomatik filtreleme uygulaması gerekmektedir. Bu şekilde aşırı filtreleme riskinin de önüne geçilmiş olacaktır.

Karar metni: https://curia.europa.eu/juris/documents.jsf?num=C-401/19